Neden Öğretmenlik
1995 yılının Mayıs ayında babam emekli olmuştu. Başlamasından 19 sene sonra biten yazlığımız da o sene bitmişti. Anne babam ise senelerce hayallerini kurdukları yazlığın yeni bitmiş olmasından babamın ise emekliliğine denk gelmiş olmasından dolayı büyük bir hevesle yazlığımıza gitmişlerdi. Ben nasılsa 25 yaşına gelmiştim. Herne kadar henüz üniversiteden mezun olmamış olsam da bitmesine az kalmıştı. Bir şekilde öğrenciliğimin lükslerini sürüyordum. Nasıl olsa öğrenci olduğum sürece para kazansam da kazanmasam da ailem bana mali destek sağlıyordu. Ancak unuttuğum konu emeklilik durumunda maaşların birden azalması ve yeni bitmiş bir yazlığın masraflarının hiç de azımsanmayacak bir ölçüde olmasıydı.
Param bittiğinde aradım ve sağ olsunlar ailem de bana para yolladı. İkincisinde ise dikkatli olmam konusunda bir ikaz geldi ama ben yine çok da dikkat etmemiştim. Ama üçüncü kez para istediğimde ‘Oğlum bizde de kalmadı’ sözü beni çok şaşırtmıştı. Israrlarım sonuç getirmedi ve gerçekle yüzleştim. Para bulmak için normalde yapılması gerektiği gibi kazanmak gerekiyordu. Her ne kadar o güne kadar maaşlı veya prim usulü pek çok defa para kazanmışsam da hiçbirinde kendi karnımı doyurmak zorunluluğum yoktu. Peki ben henüz üniversiteden diplomamı almamışken para kazanmak için düzenli olarak bir yere başvuramayacakken nasıl para kazanacaktım
Hemen üniversiteden arkadaşlarımla irtibata geçtim ve danıştım. Yeni bir sigorta şirketi kurmuşlardı üç dört arkadaşım. Belki bana da bir para kazanma yolu açılır diye. Ama zaten bir şirket ve üç dört kişinin aynı şirketten hele ki yeni kurulmuş olan bir şirketten ekmek yemesi dışında bana da bir kazanç sağlamaları pek de mümkün görünmüyordu. Konuşurken konu konuyu açtı ve benim daha önceden yaptığım özel ders verme konusunda kafamızda bir ışık yandı. Ancak ben o güne kadar bunu hiç ücret beklentisi olmadan arkadaşlarımın kardeşlerine , kuzenlerime, komşu çocuklara vermiştim. Şimdi bundan para kazanmak fikri ban ilginç gelmişti ama denemeye de değerdi.
Bir soru daha aklıma düştü. Ben ders vermeye karar verdim ancak insanlara bunu nasıl haber verecektim. Yoksa benim vermiş olduğum karar beni bağlar da insanların haberi olmadan niye gelsinler ki bana. Arkadaşım gazeteye ilan versek dedi. Fikir iyi gibiydi ama benim sorunum ilan verecek de paramın olmamasıydı. Arkadaşım dersten kazandığım paradan geri ödemem karşılığında bana bor verdi ve ben ilanımı verdim gazeteye. Büyük bir istek ve hevesle başladım beklemeye. Ama ilginç bir şey oluyordu. Telefon çalmıyordu. Halbuki ben koskoca Hürriyet gazetesine tüm Ankara’da çıkacak şekilde ilan vermiştim. Bu insanlar niye aramıyordu ki?
Acı gerçekle yüzleştim. Ben kimdim ki insanlar ben ilan verdim diye beni arasınlar. Ayrıca ihtiyacı olacak, benim ilanımı görecek, benim ilanım dışında da olan ilanlar arasında beni fark edecek ve arayacak. Ayrıca benim para kazanabilmem için o telefon görüşmesinden bana ve sözlerime itibar edecek de benimle fiyat konusunda da uzlaşacak da…… Biraz ümidim kırılmaya başlamışken kaç gün geçti bilmiyorum ama telefon çaldı. Telefondaki hanımefendi ile çocuğu konusunda Matematik desteğine ihtiyacı olduğuna ve destek almak istediğine karşılık ilk görüşmeden sonra adres bilgilerini aldım ve görüşmeye gittim.
Görüşme esnasında hanım efendi ban kızıyla ilgili detayları anlattığında içimden eyvah diyordum. Çünkü bu kızcağız 19 yaşında zeka geriliği olan ki doğum esnasında kordonu boynuna dolandığı ve 2 – 3 dakika beyne oksijen gitmemesinden ötürü bu olmuş. Orta okula başladıktan ( 6. Sınıf) öğretmenler tarafından bir özel eğitim veren okula verilmesi gerektiği için okuldan kaydı alınan, ancak çocuğun buna tepki göstermesinden ötürü okula ara vermiş bir kişi.
Ben olabildiğince para kazanmamın zorunluluğu ve gelen işi kaçırmamak için uğraşsam da aslında benim böyle bir öğrenci profiline ne daha önce ders vermişliğim var ne de bu konu üzerine almış olduğum bir eğitim var. İçimde var olan tek şey gençliğimin verdiği cengaverlik olarak niteleyebileceğim bir hallede bilirim şeklindeki duygu ki bu da büyük ihtimalle para kazanma zorunluluğum duygusundan kaynaklanıyordu.
Bir deneme dersine başladık. Gördüm ki ilkokul bitmiş ama sanırım öğretmenlerinin çocuğun durumundan ötürü hayli iteklemesi olmuş. Ayrıca üzerinden geçen seneler zaten güçlükle öğrenilen bir takım bilgilerin kolayca unutulmasını sağlamış. En zor olan kısmı ise kızcağızın en ufak bir sıkılması olduğunda çığlık atarak “ Ben bunu yapamam” demesiydi. Söylediğinden çok söyleme şekli yani çığlık atarak bunu ifade etmesi benim birkaç kez yerimden sıçramama neden oldu. Ama derse biraz para kazanmamın mecburiyeti biraz da annesinin anlattıklarından vicdanımın sızlamış olmasından devam kararı aldım. Yaz dönemi olmasından dolayı haftanın üç dört günü günde dört beş saate varan ders anlatma çabalarım sonuç vermeye başlıyordu. Okulların açılmasıyla benim üniversitede kalan derslerime devam mecburiyetinden haftada iki güne düşse de derslere devam ediyordum. Bir gün yine zorlu bir dersin arasında anne ile sohbet ederken bu dersi neden aldırdığını sordum. Ne de olsa tekrar okula devam etmeyecekti. Annenin söylediği söz içimi bir kez daha burktu. “ Hocam bakkala gittiği zaman para üstünü bilsin”
Bu belki de para kazanma mecburiyetiyle başladığım özel ders, hayattaki belki de en önemli derslerimden birisini almama neden oldu. Benim öncesinde sadece iş olarak baktığım iş aslında kişilerin hayatında ne kadar da büyük bir öneme sahipmiş. Eğitimciliğin ne kadar büyük bir sabır, özveri olduğunu ve asıl olan ödülün parayla kıyaslanmayacak kadar büyük ve önemli olduğunu anladım. Hiç tanımadığımız insanların hayatlarına yaptığımız dokunuşların onların sonraki hayatlarına ne kadar yön verebildiğini anladım. İşte bu yüzden bu güzide mesleği 22 senedir devam ettiriyor ve kendimle de hayatlarıma girdiğim öğrencilerimle de gurur duyuyorum. Benim yetişmemde katkısı olan başta baş öğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere bütün öğretmenlerimin önünde saygıyla eğiliyorum. Hayatta olan tüm öğretmenlerimin ellerinden saygıyla, özlemle öpüyorum. Hakkın rahmetine kavuşmuş olanlara da Allahtan rahmet diliyorum.